Galatasaray Teknik Direktörü Okan Buruk’un çok ciddi biçimde bir mentora ihtiyacı var. Hem de mesleğinde başarılı bir mentora…
Hatayspor yenilgisi sonrası kendisine uzatılan mikrofonlara, takımının yorgun olduğunu, özellikle Avrupa maçlarının hemen sonrasında dinlenme sürelerinin kısa olduğundan yakındı. Avrupa’da mücadele eden rakiplerinin daha fazla dinlendiğini iddia etti.
Bakın Okan Buruk bu konuda neler söyledi: “Şampiyonlar Ligi maçları daha ağır, daha yorucu, tempo olarak da yüksek oluyor. Hatay maçı da deplasmanda olmasına karşın üç gün sonraya koyuldu. Bu maç Pazar günü de olabilirdi. Avrupa’ya giden takımların bazıları üç, bazıları dört gün dinleniyor. Biz hep üç gün sonra oynuyoruz”.
Okan hocam, ne olursun bir iddiada bulunmadan önce bir araştır ve ondan sonra konuş…
Sen Bayern Münih’le Çarşamba akşamı oynadın, Cumartesi de Hatay maçına çıktın. Fenerbahçe ve Beşiktaş ta Perşembe Avrupa’da mücadele edip, Pazar günü ligdeki rakipleriyle karşılaştı. Yani üç takım da üç gün dinlenip lig mücadelelerine çıktı. Burada kimsenin kimseden daha fazla dezavantajı söz konusu değil.
İstersen bir de geriye doğru dönüp üç takımın Avrupa haftalarındaki fikstürlerine bakalım. Galatasaray Kopenhag maçından 3 gün, M. United deplasmanı ve evindeki B. Münih mücadelelerinden 4 gün ve son olarak içerideki B. Münih karşılaşmasından sonra ise üç günlük bir dinlenme sonrasında lig maçına çıkmış. Sonuçta iki kez 3, iki kez de dört günlük bir dinlenme süreci olmuş.
Beşiktaş ise grupta oynanan dört maçın yalnızca birinde 4 gün, diğer üç karşılaşmada ise 3 gün sonra lig mücadelesine çıkmış.
Gelelim Fenerbahçe’ye. Sarı Lacivertli takım, grubunda oynadığı dört maçın dördünde de üç gün sonra lig maçı oynamak durumunda kalmış.
Yani senin takımın 4 maçın ikisinde, Beşiktaş yalnızca birinde dört gün dinlenirken, Fenerbahçe ise hiç dört günlük bir dinlenme süresine sahip olamamış.
Bu durumda senin yaptığına, ya ‘bilip bilmeden konuşmak’, ya da 2’nin bir ve 0’dan büyük olduğunu bilmemek denir…
Bu doneleri önümüze koyduğumuzda görüyoruz ki, bu konuda en şanslı takım Galatasaray ve en şanslı teknik direktör de sensin.
Okan hocam, sana Şampiyonlar Ligi 3. Eleme Turu ilk maçında Olympic Ljubljana deplasmanında 3-0 kazandığın maç sonrası söylediklerini de bir hatırlatayım istersen. Yine maç bitiminde uzatılan mikrofonlara aynen şunları söylüyorsun: “Genel olarak çok net gol pozisyonlarımız ve sayılmayan gollerimizle birlikte attığımız üç gol, bana Fenerbahçe maçını hatırlattı.”
Ne alaka hocam, nedir bu sığ düşünce ve alakasız ortam ve zamanda polemik yaratma çabası. Toplum olarak, stres ve öfkenin tavanda yaşandığı şu zaman diliminde bu gibi gerilim yaratacak mesajlar verme çabasının amacı ne.
Şunu unutma ki, asıl olan camialardır. Temsil ettiğin Galatasaray da herkesin ve her şeyin önünde gelir. Yukarıda da vurgulamaya çalıştığım gibi polemik yaratarak, kısır çekişme zeminleri oluşturarak değil, sağlayacağın başarılarla büyür ve camianı yüceltirsin.
Tüm bunların doğrultusunda, sana naçizane; “Ne söylediğine değil, ne duyacağına bak” diyerek yazıya nokta koymak istiyorum…
Kalın sağlıcakla…
Okan Buruk’un fikstür tepkisi – Galatasaray